A H I S K A L I Y I Z
  Yörükler
 

Yörük

Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş insandır. Türkçe yürümek kelimesinden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri için de kullanılır. 1990'lara kadar azalarak devam eden yörüklük geleneği günümüzde orta ve batı Toroslar'da yaşayan 500 den fazla aile tarafından hala devam ettirilmektedir. Bu geleneğin gelecekte alternatif bir turizm anlayışı içinde değerlendirilerek yaşatılabilmesi için çalışmalar yapılmaktadır.

Karagöl derki: Yörüklük sadece yazın yaylak alanda kışın şehirde geçirilen bir hayat tarzı değildir. Maddiyatçılığı ve aidiyetliği reddeden, insanın ve doğanın birbiriyle uyum içinde yaşayabileceğini kanıtlayan, şehirde yaşayan insanların rahatlığına ve sıradanlığına nazire yaparcasına zor ama bir o kadar zevklidir.
Not: Yörük Türkmenlerin aşireti olmaz, "oba"ları olur.

Vikipedi, özgür ansiklopedi


Yörükler kimdir?
Yörükler, atlı - göçebe Türk kültürüne uygun yaşantılarını diğer bir çok Türk topluluğuna göre daha uzun süre devam ettiren ve yerleşik düzene nispeten yakın zamanlarda geçen Türk topluluklarından birisidir. Bu hayat tarzı onların karakterlerine yansıyan ve onların temel özellikleri haline gelmiş bir takım hasletleri vardır.
Mesela Yörükler hoşgörülü insanlardır. Sürekli olarak yer değiştirirler ve farklı anlayışa sahip bambaşka yaşantı tarzları olan insanlarla sürekli olarak karşılaşırlar. Bu durum onların daha hoşgörülü insanlar olmasını sağlar, çünkü onlarla barış içinde yaşamanın tek yolu hoşgörüden geçer. Kendi hayat tarzlarını korumanın başkalarının hayat tarzına saygı duymakla mümkün olduğunu görmüşlerdir.
Yörükler yardımsever insanlardır, yüksek yaylalarda çarşı pazardan uzak yaşadıkları için ihtiyaç duydukları şeyleri yine başka yörüklerden karşılamak zorundadırlar. Bu mecburiyet onlara imece sistemini ve paylaşmayı çok iyi öğretmiştir.
Çalışkandırlar, hayatlarını yaylalarda sürdürmek ve daha rahat yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyleri kendileri üretmek zorundadırlar. Bu yüzden her yörük obası aslında bir tür entegre fabrika gibi çalışır. Peynir, yağ, yoğurt yaparlar, koyunlarından yün elde ederler, bu yün ile kilim, halı, çadır çulu, pantolonluk kumaş dokurlar, kazak, eldiven, çorap gibi giysiler örerler, deriyi işler, post, çarık, çanta, peynir tuluğu yaparlar. Kısacası her yörük obası bağımsız bir ekonomik birimdir.
Yörükler temiz insanlardır, Bir kere hep su kenarında konaklarlar. Bu sadece kendileri ve hayvanları için içme suyu teminine yönelik bir şey değildir. Temizlik de bu seçimin en önemli sebeplerinden birisidir. Hijyen şartları göz önüne alındığında o zamanların en sağlıklı ortamları mikropların yayılma riskinin en az olduğu yüksek dağ başlarıydı. Çadırında kaynatılmış temiz bezler ve kaynatılmış sıcak su kullanılarak doğum yaptırılan bir yörük gelini (geçmişin gelişmemiş sağlık şartları göz önüne alındığında) acaba gerçekten kötü şartlarda mı doğum yapıyordu.
Yörükler özgürlüklerine de düşkündürler, Özgürlükleri için tehlike olarak gördükleri ev-bark, tarla-bahçe sahibi olma işine hiç meyletmemişler, Anadolu'nun uçsuz bucaksız yaylalarında o pınar başı senin bu pınar başı benim dolaşıp durmuşlardır. yerleşmeleri için yapılan baskılara uzun süre direnmişlerdir. Yörükler bir süreliğine de olsa yerleştirilseler dahi bir fırsatını bulup yine eski yaşantılarına dönmüşlerdir. Çabalarının özeti şu dizededir:

Ferman Padişahınsa dağlar bizimdir..

Kurtuluş savaşında ülkemizi işgale yeltenen düşmana karşı Anadolu'da başlayan direniş hareketlerine hemen katılmışlar, bir çok şehitler vermişler ama Türk vatanseverliğinin en güzel örneklerini göstermişlerdir.


YÖRÜK - TÜRKMENLERİN SOY KÜTÜĞÜ

OĞUZLAR (TÜRKMENLER , YÖRÜKLER)



1 - BOZOKLAR


2 - ÜÇOKLAR



1-BOZOKLAR


1 - ALITIHALABLU

2 - TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ

3 - KIZIK

4 - ALKAEVLİ

5 - KARAEVLİ (Karaevliler)

6 - YAZIR (Yazar)

7 - DÖĞER (Töker)

8 - DUDURGA

9 - YAPARLI (Çarıklı)

10 - BEĞDİLİ (Beydili-Bağdıllı)

11 - KARKIN

12 - KAYI

A ) Saçıkara (Saçıkaralı)

B ) Atçekenler

C ) Kurtlu

D ) Sarıkeçili

E ) Kızılkeçili

F ) Haculu

G ) Karakeçili

g - a ) Osmanlı Padişahları

g - b ) Yeni Osmanlı



13 - BAYAT

A ) Dulkadır (Zulkadır)

B ) Kaçar

C ) Şambayat

D ) Kerkük Türkmenleri

E ) Inallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri)




14 - AVŞARLAR

A ) Deller (Karamanlı)

B ) Caper (Cafer)

C ) Kadirli

D ) Cerit

E ) İmamlı

F ) Torun (Toran)

G ) Burhanlı

H ) Havarizm (Horzum)

I ) Balabanlı

J ) Haliller (Haliloğlular)

K ) Kızılışık

l ) Çatak (Çıtak)

M ) Solaklar

N ) Hacınallu

O ) Karahacılı

P ) Farsak (Varsak)

R ) Honanamlı (Honamlı)

S ) Cingöz

T ) Türkmenaliler (Aliler)

U ) Çakıl (Çakal-Çakalanlar)

Y ) Meller (Milliler)





ÜÇOKLAR


1 - BÜGDÜZ

2 - CAVINDIR (Çavuldur)

3 - BAYINDIR

4 - IĞDIR

5 - YÜREĞİR (Üreğir-Yüreğir-Yüreil)

6 - YİVA (Yuva)

7 - EMÜR (Emir-Emre)

8 - ALAYÖNDLÜ (Alayöntlü)

9 - BİÇNE (Beçenek-Peçenek)

10 - SALUR



A ) Usta

B ) Yomut

C ) Hızır
D ) Karaman (Karamanlı)

E ) Akkoyunlu (Akçakoyunlu)

F ) Sarıklı (Aksarıklı)

G ) Karakoyunlu (Karacakoyunlu)


H ) TEKE

H - 1 ) Burgaz

H - 2 ) Akseki

H - 3 ) Bahşı (Bahşiş)

H - 4 ) Karaca

H - 5 ) Karatekeli

H - 6 ) Alseki

H - 7 ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri)

H - 8 ) Daş (Taş)

H - 9 ) Tongüç (Tonguç)

H - 10 ) Ayak (Kızılayak)

H - 11 ) Ötemiş (Ödemiş)

H - 12 ) Mırış

H - 13 ) Tutamış

H - 14 ) Karaahmet

H - 15 ) Toktamış

H - 16 ) Tufaz

H - 17 ) Gökçe

H - 18 ) Saçmaz (Şıçmaz)


11 - KINIK (KANIK - KONUK)

A ) Atalar (Atabeyler)

B ) Selçuklu Padişahları

12 - CEPNİ

A ) Ruğuş

B ) Yakupoğulları

C ) Ganetler (Canıklar)

D ) Oturak

d - A ) Bayramoğulları

E ) Demirler

e - A ) Kuşdemir

e - B ) Kandemir






"Benim hayatta yegane fahrim (onurum), servetim, Türklükten başka bir şey değildir."(1)
"Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir."(2)

Bir İngiliz'in "siz hangi asil ailedensiniz?" sorusuna verdiği yanıt:
"Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Teodoz, İtalya Yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla'ya barış görüşmesinden önce sormuş: 'Siz hangi asil ailedensiniz?' Atilla'da ona cevap vermiş: 'Ben asil bir milletin evladıyım!' işte benim cevabımda size budur!"(3)

Sanki yeni Rıza Nurlara cevap vermiş.

" Türk, Türk olduğu için asildir... çoğumuz, büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz."(4)

"... Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım (dır)"(5)

"Millî mevcudiyetimize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı...'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!' diyelim"(6)

" Mensup olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır..."(7)

Atatürk kendisini böyle tanımlıyor. Ben bir Türk'üm diyor ve bundan gurur duyuyorum diyor. Kişi, hissettiği milletten olduğuna göre bu sözler üzerine daha denecek bir şey yoktur. M. Kemal, bir Türk'tür ve koca bir Türk'tür, Türk'ün Atası'dır. Türk milletine, unuttuğu milli kimliğini tekrar kazandıran, ümmetten Türk milletine dönmesini sağlayan bir Türk'tür.

Yeni Rıza Nurlara bunlar da yetmeyecektir. Hiç gerek olmadığı halde, konuya tam açıklık getirmek için, ana ve baba soyunu da irdeleyeceğiz. Kimdir, kimlerdendir ona bakacağız.

MUSTAFA KEMAL'İN ANNESİ TÜRK'TÜR:

Zübeyde Hanım'ın soyu Yörük'tür. Fatih döneminde Karamanoğlu Beyliği'nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar'da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, "Konyarlar" ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır.(

Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir. Zübeyde'nin babası Sofi-zade Seyfullah Ağa, Selanik yakınlarındaki Lankaza'ya göçer ve bir çiftlik sahibi olur. Ve Zübeyde Hanım 1857'de burada doğar. Annesi, babasının üçüncü eşi Ayşe Hanım'dır.(9)

Zübeyde Hanım'ın soyunu birde anlatılanlardan görelim.

M. Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım (1885-1956):
"Annemden sık sık şunları dinlemişimdir. Bizim esas soyumuz Yörük'tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz" diyor ve atalarından bazılarının da sonradan tekrar Konya'ya geri döndüğünü de şöyle açıklıyor: "Dedem Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş, orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak."(10)

Makbule Hanım Yörüklük için şunları söylüyor:
"...Annem her zaman Yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk'e "Yörük nedir?" diye sordum. Ağabeyim de bana 'Yürüyen Türkler' dedi."(11)

Yörük ile Türkmen eş anlamlıdır. Atatürk, soyunu açıklarken bunu da vurgular:
".... Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir."(12)

Zübeyde Hanım'ın babasını, kocası Ali Rıza Efendi'yi ve Ali Rıza'nın babası Kızıl Hafız Ahmet Bey'i de tanıyan Selanik doğumlu Aydın Milletvekili Hasan Tahsin San (1865-1951)(13) şu bilgileri verir:

" Atatürk'ün validesi, Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Fethullah Ağa'nın kızıdır. Selanik'te doğmuştur. Bu aile bundan 130 sene evvel (1800'lü yılların başı oluyor.) Sarıgöl'den Selanik'e gelmişlerdir. Vodina sancağının batısında Sarıgöl nahiyesinde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya'nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı hükümetinin sevk ve iskan ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık-kıyafetlerini değiştirmemişlerdi."(14)

Bir yabancı yazar da Atatürk'ün annesi hakkında edindiği bilgileri şöyle aktarıyor:

"Mustafa'nın babası Ali Rıza Efendi, anası da Zübeyde Hanım'dı. Zübeyde Hanım... sarışındı; düzgün, beyaz bir teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardı. Ailesi Selanik'in batısında Arnavutluk'a doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası, Türklerin Makedonya'yı ve Teselya'yı almalarından sonra Anadolu'nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarında ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hala Toros Dağlarında özgür yaşamlarını sürdüren sarışın Yörükler'in kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı. Mustafa da annesine çekmişti; saçları onun gibi sarı, gözleri onun gibi maviydi."(15)

Zübeyde Hanım'ın kendi ifadesi; oğlunun, kızının, kendisini tanıyanların ve de konu üzerinde çalışanların ortak ifadesi; Zübeyde Hanım'ın Yörük-Türkmen olduğudur. Yani Zübeyde Türk'tür.

MUSTAFA KEMAL'İN BABASI TÜRK'TÜR:

Mustafa Kemal'in baba soyu, Aydın/ Söke'den gelerek Manastır vilayetine yerleştirilen, "Kocacık Yörükleri (Koca Hamza Yörükleri)"ndendir. Ali Rıza Efendi, Manastır'ın Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık'ta dünyaya gelmiştir(1839). Aile sonradan Selanik'e göçmüştür. Babası İlkokul öğretmeni Kızıl Hafız Ahmet Efendi'dir. Amcası, Kızıl Hafız Mehmet Efendi'dir. Taşıdıkları "Kızıl" lakabı ve yerleştikleri yere "Kocacık" denmesi; Ali Rıza Efendi'nin soyunun, Anadolu'nun da Türkleşmesinde katkısı olan " Kızıl-Oğuz" yahut "Kocacık Yörükleri-Türkmenleri"nden geldiğini göstermektedir.(16)

Anne soyunda olduğu gibi baba soyunda da en sağlam bilgiler önce Atatürk'ün, annesinin, kardeşinin anlattıkları; sonra çevrelerinin aktardıklarıdır.

Makbule Hanım;
"Babam Ali Rıza Efendi, Selanik'lidir. Kendileri Yörük sülalesindendir."(17)

Atatürk:
"... Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir."(1

M. Kemal'in Selanik'te mahalle ve okul arkadaşı, Kütahya Milletvekillerinden Mehmet Somer (1882-1950)19)
"Atatürk'ün ataları hakkında benim bildiğim şunlar:
Atatürk'ün ataları Anadolu'dan gelerek Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık nahiyesine yerleşmişlerdir. Bunları ben Selanik'in ihtiyarlarından duymuştum. Kocacık'lıların hepsi öz Türkçe konuşurlar. İri yapılı adamlardır. Bunların hepsi Yörük'tür... Bunların kıyafetleri Anadolu Türklerine benzer. Yaşayışları, hatta lehçeleri de aynıdır."(20)

10 Kasım 1993'te Milliyet gazetesi "Ata'nın Soy Kütüğü" isimli bir yazı yayımlar. Gazeteci Altan Araslı, Kocacık köyüne giderek bir araştırma yapar ve köylülerle konuşur. Kocacıklı Numan Kartal'ın aktardıkları:

"Ali Rıza Efendi, Manastır vilayetinin Debre-i Bala sancağına bağlı Kocacık'ta dünyaya gelir. Kocacık'ın nüfusu tamamen Türk'tür. Hepsi de Yörük Türkmenleri. Anadolu'dan geldiler. Bizler, Müslüman Oğuzların Türkmen boyundanız."

"Ata'nın soy kütüğü", 10 Kasım 1993, Milliyet



Kocacık köyü ile ilgili ikinci bir yazı, 5 Eylül 1999'da Star gazetesinde yayımlanır. Yazının başlığı "Ata'nın Köyü"dür.

"Ata'nın Köyü", Star



Atatürk'ün baba soyu, büyük amcası Kızıl Hafız Mehmet Efendi tarafında devam etmiş ve günümüze ulaşmıştır. Bunun oğlu Salih ve eşi Müberra'dan devam eden ailenin, torunlarla yedinci kuşağa ulaştığı biliniyor. Belgelerden; Atatürk'ün Müberra Hanım'a "Yenge" diye hitap ettiği, çocuklarından Necati Erbatur'un nişanını 28 Eylül 1927'de Dolmabahçe Sarayında kendisinin yaptığı, diğer amca çocuğu Vüsat Erbatur'un kızı Nesrin Sögütlügil'in nikahını Park Otel'de kıydırdığı ve kendisinin de katıldığı anlaşılmaktadır. Bu konuda belge ve fotoğraflarla geniş bilgi ve ailenin soy ağacı için Burhan Göksel'in "Atatürk'ün Soy Kütüğü Üzerine Bir Çalışma" isimli kitapçığına bakılabilir.

Bütün bu bilgiler, M. Kemal'in babası Ali Rıza Efendi'nin Yörük-Türkmen olduğunu gösteriyor. Yani Ali Rıza Efendi de Türk'tür.

SONUÇ:

Anne Zübeyde Hanım, Türk.
Baba Ali Rıza Efendi, Türk. 
Oğul Mustafa Kemal, Türk’tür.








Get your own Chat Box! Go Large!
 
  Bugün 3 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!  
 
Desing By Ruslan* fT. NoixStyle Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol